PANİK BOZUKLUK ve TEDAVİSİ

Bir gün her şeyin normal gittiğini hissettiğiniz; örneğin arkadaşlarınızla ya da ailenizle keyifli vakit geçirdiğiniz ve nedenini bir türlü anlamadığınız şekilde kalbinizin atmaya, yoğun şekilde terlemeye ya da titremeye başladığınız, göğüs, karın ağrısı, nefes kesilmesi, sersemlik hissettiğiniz, ayakta durmakta zorlandığınız, hatta gerçeklikten koptuğunuzu düşündüğünüz ve sanki kalp krizi geçiriyormuş hissinin mevcut olduğu belirtiler yaşadığınız bir anınız olabilir. Hastaneye gittiğinizde serum ya da iğne yardımıyla size sakinleştirici verilmiş de olabilir ya da evde tek başınızayken atlatmaya çalışmış da olabilirsiniz. Bu olayın ardından doktora gitmiş ve fiziksel sağlığınızla ilgili bir aksiliğin olmadığını ve atak geçirmiş olabileceğiniz söylenmiş olabilir. Buraya kadar olan öyküde bir panik atağı evresinden söz ederiz.

*

Sonrasında yaşadığınız ve anlam veremediğiniz bu olay dizisini yine anlam veremediğiniz bir zamanda tekrar yaşamış olabilirsiniz. Bu sefer çok emin bir şekilde doktora gidip “Bende kesinlikle kalp sorunu ya da başka bir şey var” demiş olabilir, tahliller konusunda farklı farklı doktorlardan yardım istemiş olabilirsiniz. Ardından ataklar yaşamaya devam ettikçe, ataklar arası dönemde, kendinizi gergin ve endişeli hissetmiş, bir sonraki atağın gelmesini huzursuzluk içinde beklemiş olabilirsiniz. Bu duruma beklenti anksiyetesi diyoruz. Nerede, ne zaman olacağını bilemeden beklediğiniz için kalp krizi geçirme, felç olma, ölme veya “çıldırma” korkularınız artmış olabilir. Bu korkuları yaşarken bir yandan da ulaşabileceğiniz sonuçlar hakkında derin üzüntü duymaya, “Ben ölürsem sevdiklerim ne yapacak?” ya da “Ya bana bir şey olursa ya intihar edersem?” gibi düşüncelerle üzüntünüzü daha da yoğun yaşamaya başlamış olabilirsiniz. Tüm bu üzüntülerden sonra günlük yaşamda yaptığınız aktiviteleri ve alışkanlıklarınızı değiştirmeye başlamış ve daha iyi hissetmek, bu düşüncelerden kurtulmak için başka yollar aramaya başlamış olabilirsiniz. Örneğin; evde yanınızda sürekli birinin olmasını istemeye, keskin aletlerden kendinizi uzak tutmaya, kendinize acil numara hattı oluşturmaya, aslında sizi mutlu eden ama bu yaşananlardan sonra yorucu bulduğunuz faaliyetlerden kaçınmaya başlamış (spor yapmak gibi) olabilirsiniz. Tüm bu süreçten sonra bir panik bozukluktan söz edebiliriz. Panik bozukluk agorafobi ile görülebileceği gibi tek başına da yaşanabilir. 

*

Diğer bir yandan, bu deneyimleri sadece bir alana özgü yaşamış da olabilirsiniz. Örneğin, panik atağın tekrar geleceği korkusuyla ve kimsenin size yardım edemeyeceği, kaçmanızın ve kurtulmanızın zor olacağı düşüncesiyle sürekli olarak kalabalık yerlerden kaçmış olabilirsiniz. Bu duruma da agorafobi diyoruz. Agorafobiye genelde eşlik eden panik dönemleri bulunsa da agorafobi tek başına da olabilir.

*

Tedavi ise şu şekildedir: Panik bozukluk, genel anlamda bir anksiyete (kaygı) bozukluğudur. Kaygı bir duygu olması nedeniyle duygular üzerine daha çok bilişsel davranışçı terapi yöntemiyle çalışılır. Bilişsel davranışçı terapi de amaç, tetikleyici olay, düşünce, duygu ve davranış metodlarıyla çalışarak kişinin olumlu duygu, düşünce ve davranışlara yönelmesini sağlamaktır. Süreç şu şekilde ilerler: Seanslarımıza kişi geldikten ve durum tanımlandıktan sonra detaylı kişilik testleri ile klinik gözlem görüşmeleri yapılır. Sonrasında öncelikle bu tarz tetikleyici olaylar, düşünce ve duygular ele alınarak davranışlarda azaltma ya da sönme yöntemine gidilmektedir. Ancak bazı durumlar daha travmatik bir nedenle ortaya çıkmış olabilir. Bu durumda geçmişe yönelik olarak çok fazla çözüme ulaştığını gördüğümüz EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing- Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) tekniği kullanılmaktadır. Bu teknik, bilişsel davranışçı terapiye benzemekle birlikte, burada EMDR tekniği ile geçmişe gidilerek, olumsuz düşünceler değiştirilmekte, uygun duygu ve davranışların ortaya çıkması sağlanmaktadır. Ancak bunu tetikleyen aile noktaları veya bazı geçmişteki şemalarımız (geçmişteki davranış örüntülerimiz) varsa şema terapi ile destek verilmektedir. Diğer bir yandan, bu kaygılar uyku, iştah, işlevsellikte bozulma gibi birçok rahatsızlığa yol açıyorsa psikiyatrik yönlendirme de yapılabilmektedir. Fakat günümüz psikoloji literatüründe psikoterapi ile kaygı bozukluklarında çok fazla yol alınmaktadır. Bu durumlarla karşılaştığınızda lütfen destek almaktan çekinmeyiniz.

 

Psikolog M. Berk Karaoğlu

İzmir Terapi ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi

 

 

Menü

Tüm hakları saklıdır. 2023

izmirterapist.com